31 Aralık 2011 Cumartesi

Hz. Süleyman’ın Yüzüğü’nün Hikayesi

Hazreti Süleyman a.s.’ın mührü bir yüzüktü ki dört köşeli bir kaşı vardı. Bu yüzüğü Cebrail a.s. Cennetten çıkarıp Allah cc.’nin emri ile Davut a.s’a getirdi. Bir köşesinde “El mülkü lillah” (Mülk Allahındır) yazıyordu. Cebrail a.s bu yüzüğü Davut a.s’a verip dedi ki :
-”Ey Davut! Hak Tealadan sana bir yüzük ve on soru getirdim. Allahu Tealanın buyruğu odur ki: Evlatlarını toplayıp bu on soruyu onlara sor. Kim doğru cevap verirse senin yerine o geçsin. Devleri, Perileri, Ademoğullarını, yelleri, kuşları, canavarları, dünyada ne ki varsa hepsini buyruğuna başeğdirsin, itaatli kılsın. Ve bütün dünyaya padişah olsun” dedi.
Hz. Davut a.s Ekabirlerden, yüce insanlardan oluşan bir meclis kurup evlatlarını çağırdı ve bu meclis huzurunda tek-tek hepsine bu on soruyu sordu. Hiç biri cevap veremedi.
En son Hz. Süleyman a.s. ayağa kalktı:
-”Eğer izin verirseniz bu sorulara ben cevap vereyim!” Dedi. Davut a.s.’ın gönlü hoş oldu Ve:
-”Ya Süleyman söyle bana” dedi:
1-Dünyanın en kem kötü şeyi nedir ki ondan daha kötüsü yoktur?
2-En güzel, en üstün şey nedir ki ondan daha güzeli, daha üstünü yoktur?
3-Dünyada en acı şey nedir?
4-Dünyada en tatlı şey nedir?
5-O nedir ki ondan daha çirkini yoktur?
6-Nedir o ki ondan daha kabası yoktur?
7-Yine o şey nedir ki ondan daha yakını olmasın?
8-Nedir o şey ki ondan daha ırağı yoktur?
9-Yine nedir o şey ki onda daha gussalı, daha kaygı verici şey olmasın?
10-Nedir o şey ki ondan daha sevinçli şey yoktur?
Süleyman a.s. dedi ki:
–”Ey baba bu sorduğun sorular çok kolay şeylerdir?”
1-Dünyada en kötü şey insanoğlunun nefsidir ki ondan daha kötüsü yoktur.
2-Ondan daha güzel daha üstünü olmayan şey akıldır.
3-En acı şey yoksulluktur
4- Çok tatlı olan şey varlıklı, zengin olmaktır.
5-İnsanoğlu’nda süğmekten, küfürden daha çirkin şey yoktur.
6-Kaba (katı yürekli) kadından daha kabası yoktur.
7-İnsanoğlu’na ahiret’ten yakın şey yoktur. Ve bütün kişiler ona gitmektedir.
8-Sonra dünyadan ırak başka bir şey yoktur ki, insanoğullarından ıraklaşmaktadır.
9-Gayet gussalı, kaygılı şey; ruhun bedenden ayrılmasıdır.
10-Gayet şad, sevinçli olan şey yine ruhtur ki, insanoğlunda bulununca bu sevinci duyar!
Diye cevap verdi. Yalnız her soruya cevap vermeden önce gülümsedi sona cevap verdi
O zaman Davut a.s. oğlu Süleyman a.s.’a:
-”Gerçek söyledin, öyledir! Ama Bu yüce insanların huzurunda neden her soruya adaba aykırı olarak gülerek cevap verdin”: Süleyman a.s:
-”Bu soruların cevabını bende bilmiyordum ama siz her soruyu sordukça cevabı bir karınca bana söylüyordu bende size cevap veriyordum” dedi.
O zaman Davut a.s. dedi ki: Amaç Allah’a (cc) ulaşmak olduktan sonra vasıta isterse bir karınca olsun, önemli değil
(Kaynak:Tarih-Taberi cilt 1 sayfa 70-71)
Yüzük kimdeyse Süleyman odur”
Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu. Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz. Süleyman’dı. Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyordu. Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı. Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti. Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü
Mühr-ü Süleyman’ı buldu. “
Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman / Hz. Süleyman / King Soloman / Peygamber Süleyman. Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir. Asıl olarak Peygamber / Kral Davud’un oğludur. Hem Tevratta hem Kuran-ı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır.
Efsaneler şöyle der Hz. Süleyman / Kral Süleyman Tanrı’nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur. İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır. Temelde Tanrısal bir görevi vardır. Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemiş/verilmeyecek bir saltanat diler Tanrı’dan. Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir. Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır. Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir. Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır. Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar.
Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür. Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı’nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir.
Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz. Süleyman’a getirmiştir. Terim aslen Mühr-i Süleyman’dır. Ancak Türkçe’deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman’dır. İngilizce ‘Seal of David’, ‘Star of David’, ‘Davis’s Sheald’ ‘Magen David’ isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür.”
Prof. Dr. Nusret Çam / Ankara İlahiyat Fakültesi
Kelime manasıyla Süleyman’ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir. Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır. Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır.
Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur.
Süleyman Peygamber’in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir. Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır. Kuran bu konuya atfen şöyle der.
“Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı.” Bakara Suresi / 102
Ayrıca Neml suresi’nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi’nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır.
Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler.” Neml / 18
“Kendinde Kitap’tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: “Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm.” Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: “Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî’dir, cömerttir.” Neml / 40
“Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! ” Sebe / 13
“Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.” Sebe / 14
” Yüzük kimdeyse Süleyman Odur “
Süleyman’ın Tapınağı’nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa’ya döndükleri iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal’ı, kimileri Felsefe Taşı’nı, kimileri ise Mühr-ü Süleyman’ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Kral Süleyman’dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz. Musa’nın emaneti olan Ahid Sandığı’nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir.
Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir. Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür. Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder. Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür.
Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir.
Süleyman (a.s.) peygamberlerin en zenginlerinden ve kendisine krallık verilen bütün cinni ve hayvanları yönetip onlarla konuşabilen bir peygamberdi. Süleyman (a.s.)’ın parmağındaki yüzük bütün cinleri toplayabilme ve egemenliği altına alabilme özelliğine sahipti. Fakat Süleyman (a.s.) vefat ettikten sonra yüzüğü kayboldu. Çünkü bu yüzüğe kim sahipse bütün cinn ve hayvanları yönetebilecekti. Bu yüzük Allah tarafından arşa kaldırılmış ve orada bir kale içinde korunuyordu. Fakat cinnilerden bir tanesi yüzüğü kalenin içinde gördü ve almak istedi. Tam kalenin içine girecekken yüzüğü koruyan başı ve dişleri kızgın demirden, gözleri kırmızı yakuttan, vücudu cehennem ateşinden yaratılmış büyüklüğünü sadece Allah’ın bildiği bir ejderha gördü ve hemen endişeye kapılarak yeryüzüne indi. Yeryüzünde üç parça çamur aldı ve bunları okuyup başka bir cinni arkadaşına verdi. İki cinni arşa çıkarken yüzüğü almak isteyen cinni diğerine “ben içerideyken bana birşey olduğu zaman bu çamuru benim üzerime at” dedi. Diğer cinni de “tamam” dedi.
İkisi kalenin önüne geldiler ve yüzüğü almak isteyen cinni içeriye girdi. Ejderha ona hemen orayı terk etmesini buranın Allah tarafından korunduğunu ve hiçbir zaman o yüzüğün alınamayacağını söyledi. Cinni yüzüğün üzerine doğru harekete geçince ejderha ağzını açarak ona cehennem ateşi püskürttü ve cinni kül oldu .Diğer arkadaşı külleri toplayıp üzerine çamuru koydu. Cinni hiçbir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalktı ve içeriye girdi. Bu sefer ejderha cehennem demirinden olan tırnaklarıyla cinniyi paramparça yaptı. Arkadaşı parçalarını topladı ve üzerine diğer çamuru koydu. Cinni tekrar hiçbirşey olmamış gibi ayağa kalktı ve içeriye girdi. Bunun üzerine ejderha onu öldüremeyeceğini zannetti ve Allah’a sığındı. Allah ejderhaya ona kuyruğuyla vurmasını ve artık arkadaşının ona yardım edemeyeceğini nida etti. Bunun üzerine ejderha cinniye kuyruğuyla vurdu ve cinni bir anda yok oldu .Diğer cinni Allah’ın azametinden korkup yeryüzüne indi ve Allah’a sığındı. Fakat diğer cinninin ne olduğunu hiçbiri öğrenemedi. Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter….
Medyum Bilal Hoca
Kaynak

30 Aralık 2011 Cuma

Noel Baba Tarihçesi

Bütün dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicholaos, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında önemli bir Lykia kenti olan Patara'da doğmuştur.


M.S. 300'e doğru Patara refah içindeyken kentte yaşayan zengin buğday tüccarının bir oğlu olur ve ona Nicholaos adı verilir. Doğduğunda göğün bir hediyesi, ana-babasının dualarının ve sundukları adakların bir meyvesi, fakirlerin bir kurtarıcısı olarak dünyaya geldiğine işaret edilmiştir. Daha gençliğinde bile mucizeler yarattığına inanılır. Bu inanca göre inşa halindeki bir kilisenin yıkılmasıyla enkaz altında kalan Nicholaos, annesi ağlayıp inlerken, üzerine yığılan taşların altından sağlam olarak kurtulmuştur.

Bir süre sonra babası öldüğünde büyük bir servetin tek mirasçısı olmuş ve servetini yoksullara yardım için harcamaya karar vermiştir. Bu sırada Patara'da önceleri çok zengin olan bir şahıs fakirleşmiş ve kızlarının çeyizini yapamayacak duruma gelmiştir. Çaresizlikten kızlarını satmayı bile düşündüğü bir anda, Nicholaos durumu görerek onlara yardım etmeye karar verir. Kendini belli etmemek ve aynı zamanda gururlarını kırmamak için kızların evine gece gider. Onlar uykuda iken büyük kızın açık olan penceresinden çeyizine yetecek olan bir kese altını içeri atar. Sabah parayı bulan büyük kız çok sevinir ve kötü durumdan kurtulur.


Daha sonra ortanca ve küçük kızın çeyiz paralarını da karşılamak isteyen Nicholaos, pencereleri kapalı olduğu için bacadan atar. İşte Noel Baba'nın yılbaşında hediye bırakma öyküsü böylece doğar. İkonalarda ve resimlerde de Nicholaos'ın üç altın top ile gösterilmesi bu yüzdendir.


Aziz Nicholaos'un yaşamıyla ilgili bir öykü de şöyledir;


Nicholaos hacı olmak üzere Kudüs'e gider. Geri dönüşünde fırtınaya tutulan gemiyi dualarıyla batmaktan kurtarır, ayrıca denize düşerek boğulan bir denizciyi de diriltir. O günden sonra Aziz Nicholaos denizcilerin de koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir.


Nicholaos bir müddet sonra Patara'nın komşu kenti Myra'ya göç eder. Myra Başpiskoposu ölmüş yerine geçecek kişi üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine sabah kiliseye ilk gelen kişinin başpiskopos olması kararlaştırılır. Aziz Nicholaos kiliseye ilk gelen kişi olarak başpiskopos seçilir. Burada da mucizelerine devam ederek üç generali ölümden kurtarır. Diğer bir öyküsü ise şöyledir:


0 yıl Myra'da kıtlık çıkar. İskenderiye'den Byzantion'a mısır götüren bir filo Myra'nın limanı olan Andriake'ye uğrar. Nicholaos hemen limana koşar ve her gemi başına bir miktar mısır vermelerini ister. Gemiciler Byzantion'a vardıklarında istemeyerek verdikleri mısırların yerlerinde olduğunu hayretle görürler.


Hıristiyanlara karşı olan İmparator Diocletianus ve Licinius zamanında Nicholaos da diğer Hıristiyanlar gibi bir ara hapsedilmiştir. M.S. 325 tarihinde Hıristiyanlık içindeki problemleri çözmek için İznik'teki (Nikaea) meclis toplantısına Myra Başpiskoposu olarak katılır. Yolda giderken bir handa öldürülerek salamura yapılmış üç çocuğu dirilttiği daha sonra Bonaventure adlı bir kilise adamı tarafından iddia edilmiştir. Ögrencilerin de koruyucusu olduğuna inanılan Aziz


Nicholaos'un 6 Aralık 343'te 65 yaşında iken öldüğü sanılmaktadır. Myralılar onun adına bir kilise yaparak içindeki lahitte onu sonsuz uykusuna bırakmışlardır.


Haçlı Seferleri sırasında 20 Nisan 1087'de Bari'den gelen tüccarlar kemiklerini çalıp Bari'ye götürmüş ve yaptıkları bazilikaya gömmüşlerdir. onun olduğu sanılan geride kalmış bir kısım kemik ise bugün Antalya Müzesi'nde saklanmaktadır.


Noel Baba Kilisesi


Aziz Nicholaos öldüğünde yapılan kilise veya şapel 529 yılındaki zelzelede yıkılınca daha büyük belki de bazilika tipinde bir kilise yapılmıştır. Peschlow, büyük apsisin güney tarafında eşit apsisli iki küçük mekân ile bugünkü binanın kuzey yan nefinin büyük kısmının bu ilk yapıya ait olduğunu tahmin etmektedir. Bu kilise VIII. yüzyılda zelzele veya Arap akınlarıyla yıkılmış, daha sonra tekrar yenilenmiştir. 1034 yılında Arap donanmasının denizden yaptığı akınlarla harap olmuştur. On yıl harap durumda kalan kilisenin 1042'de Bizans İmparatoru IX. Konstantin Monomakhos ve eşi Zöe tarafından tamir ettirildiği kitabesinden anlaşılmaktadır. XII. yüzyılda binaya bazı ekler yapılmış, kilise tekrar onarılmıştır.


XIII. yüzyılda Türklerin eline geçen Myra'da, kiliseyi serbestçe ibadet etmek için kullandığını ve kilisede bazı onarımların yapıldığını anlıyoruz. 1738'de büyük kilisenin yanındaki şapel tamir edilmiştir. 1833- 1837 yılları arasında Anadolu'yu gezen C. Texier, Myra'ya da uğramış ve kitaplarında kiliseden bahsetmiştir. Ondan on yıl kadar sonra 1842 yılı Mart ayında Teğmen Spratt ile Prof. Forbes de Myra'ya gelmiş, kilisenin bir krokisini çıkarmışlar ve kilisenin yanında bir manastırın olduğunu görmüşlerdir.


1853 yılında Kırım Harbi sırasında Ruslar kilise ile ilgilenmişler ve burada bir Rus kolonisi kurmak için Anna Golicia adındaki Rus kontesi adına toprak almışlardır. Ancak Osmanlı Devleti işin siyasî yönünü farkedince Rusların aldıkları toprakları geri almış, yalnızca kilisenin onarım istekleri kabul edilmiştir. Böylece 1862 yılında August Salzmann adında bir Fransız, Nicholaos Kilisesi'nin onarımı ile vazifelendirilmiştir. Bu restorasyonlar kilisenin aslını bozacak kadar kötü yapılmıştır. Bu restorasyon sırasında 1876'da bugün görülen çan kulesi de ilave edilmiştir.


Birçok kentin koruyucu azizi olan Noel Baba'ya adanmış iki bine yakın kilise bulunmaktadır. O'nun yaşam öyküsü ve mucizeleri birçok kitapta yer almış, ancak en eskisi 750-800 yılları arasında Byzantion'da Stadion Manastırı Başkeşişlerinden Michael tarafından yazılmıştır. Şimdi biz Anadolu Bizans mimarisinin ilgi çekici bir yapısı olan St. Nicholaos Kilisesi'ni beraberce gezelim.


Müze girişinden sonra taş döşeli yoldan aşağıya doğru inilir. İnerken Noel Baba'nın heykeli solumuzda yeşillikler içinde görülür.


IV. yüzyılda burada bulunan tek kubbeli kilisenin güneyine VIII. yüzyılda haç şeklinde bir şapel ile kuzey tarafına da eklemeler yapılmıştır. Ayrıca 1862-63 senelerinde de binaya dış narteks ile iç narteksin bazı kısımları ilave edilmiştir.


Binanın esas girişi batı yönünde olmasına karşılık biz gezi yönünde anlatmayı daha uygun bulduk. Bugün iki sütunu ayakta kalmış bir avludan bir iki basamakla Bizans Devri'nde ilave edilmiş güney nefine inilir. Haç biçimli bu bölümün doğu kısmında üç kemerli pencereye sahip bir apsis yer alır. Apsisin önünde orijinal stylobat ile ortasında altar kaidesi hâlâ görülür. Apsis nişinin içinde yer yer renkleri kaybolmuş ve belirsizleşmiş aziz figürleri vardır. Bunların altındaki küçük niş içindeki fresko Noel Baba'ya aittir. Bu bölüm ve esas kilisenin güneydoğu şapelinin tabanlarında farklı desenlerde mozaik panolar görülür. Batı yönünde merdivenlerin karşısındaki niş içerisinde İsa, Meryem ve Yahya freskoları vardır.


Buradan iyi muhafaza edilmiş kapı çerçevesi bizi lahitlerin bulunduğu kısma, yani haç biçimli şapelin uzun kısmına çıkartır. Lahitlerin yer aldığı nişler içindeki freskolar bugün net olarak görülmese bile çeşitli aziz tasvirlerini içeren freskolar ile bezenmiştir. Kuzey duvarındaki ilk nişle sütunların üzerinde Meryem freskosu ilginç örneklerdir. Noel baba freskosunun bulunduğu ikinci niş sütununun ters konduğu yazılarından anlaşılmaktadır.


Nişler içinde yer alan lahitlerden birinci niş içindeki akarthus yaprakları ile süslü Roma Devri lahdinin Noel Baba'ya ait olduğu kabul edilir. Hatta Noel Baba'nın denizcilerin de azizi olmasından dolayı lahdin üzerinin balık pulu desenleriyle süslendiği söylenir. 20 Nisan 1087'de Bari'li korsanlar, Noel Baba'nın kemiklerini almak için lahdi kırmışlar, bazı kemikleri alarak Bari'ye götürmüşlerdir.


İkinci niş ile karşısındaki nişte bulunan lahitler sadedir. Burada nişler içindeki lahitlerden başka yerde iki mezar daha bulunmaktadır. Buradan bir kapı ile kilisenin iri blok levhalarla döşeli avlusuna geçilir. Avluda ise bir niş içerisinde boşaltılmış iki mezar bulunur. Yanında bulunan mermer üzerinde haç ve çapa motifi Noel Baba için yapılmış olmalıdır. Solda duvar içine yerleştirilmiş mezardaki kitabede 1118 tarihi yer alır. Avludan önce dış nartekse, sonra üç kapı ile ana mekâna (naos) açılan iç nartekse geçilir. Burası gruplar halinde piskoposların resmedildiği freskolarla süslenmiştir. Buradan geçilen esas mekân üç kemerle yan neflere açılır. Ana mekânın güneyinde iki nef vardır. İkinci nefte niş içindeki lahitte Noel Baba'nın mezarı olduğu söylenir ise de üzerindeki kadın erkek kabartması bunun böyle olmadığını gösterir. Yan nefin karşısındaki niş içerisinde ise bir başka mezar vardır. Kuzey nefin kubbesinde Hz. İsa ve 12 havarinin freskoları bulunur. Yanda ise yan nefin kazısı yapılmaktadır. Bu kazının yapıldığı nefin batı kısmında ise üç oda bulunur. Binanın ortasında pencereli ve kasnaklı bir kubbenin olması gerekirken, Salzmann yaptığı tamir sırasında mekânın üstünü kapatarak, kesme taştan kaburgalı büyük bir çapraz tonoz kullanmıştır.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Türk Tarih Kurumu Belgeselleri

Türk Tarih Kurumu Belgeselleri

Karagöz-Hacıvat
Osmanlı'da Kadın Giyimi
Ebru Sanatı
Yazma Eserler
Mezar Taşları
Sabuncuoğlu Şerafettin

Hotfile:

http://hotfile.com/dl/107871610/e337842/tt...elleri.rar.html


Netload:

http://netload.in/dateivDnydNZlbI/ttk.belgeselleri.rar.htm


Fileserve:

http://www.fileserve.com/file/s5apaWk

Duckload:

http://www.duckload.com/dl/Q0mw2

Partlar Uyumlu,Karışık İndirebilirsiniz.

İlber Ortaylı İle Tarih Dersleri 1-34 TVRip

 İlber Ortaylı İle Tarih Dersleri 1-34 TVRip

Bölüm 1
Yayın Tarihi: 30 Nisan 2008
İlber Ortaylı’nın ilk programındaki konuğu Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof.Dr. Fuat Keyman oldu. Ortaylı, konuğuyla modernleşme kavramı üzerine sohbet ederken, modernleşmenin tanımını ve modernleşme sürecini de ele aldı.

Bölüm 2
İkinci bölümde İlber Ortaylı Roma’yı anlatıyor.

Bölüm 3
Yayın Tarihi: 14 Mayıs 2008

Tarih Dersleri programının bu haftaki konusu Japon Modernizmi.
Japon modernleşmesinin tarihsel gelişim sürecinin, Rus ve Türk modernleşmesi ile karşılaştırarak anlatılacağı bu bölümde, Ortaylı’ya eşlik eden konuğu ise Japon tarihçisi ve uzmanı olarak ün yapmış Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Selçuk Esenbel.

Bölüm 4
Yayın Tarihi: 21 Mayıs 2008
İlber Ortaylı ve tarikatlar konusunda isim yapmış konuğu, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tasavvuf Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mustafa Kara programda tarikatların tanımını ve kökenini anlatıyor; tarihsel gelişim sürecini tüm detaylarıyla izleyenlerle paylaşıyor.

Bölüm 5
Yayın Tarihi: 28 Mayıs 2008

İlber Ortaylı bu hafta Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle son yüzyılında önem kazanan insan hakları, fikir özgürlüğü, baskı grupları ve bunların çevresinde gelişen olayları ele alıyor. Programda Ortaylı’ya özellikle İttihat ve Terakki Partisi ile ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Erol Şadi Erdinç eşlik ediyor.

Bölüm 6
Yayın Tarihi: 4 Haziran 2008

İlber Ortaylı bu hafta Eski Roma’dan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar milletlerin ve dinlerin tarihsel gelişim sürecini ele alıyor.

Programda Bizans Dönemi’nden sonra Osmanlı toprakları içinde yaşayan toplumların renkliliği ve uyumu değerlendirilirken; özellikle protestanlıkla beraber dil ve din farklılıklarının ortaya çıkması ve bunların imparatorlukların güçlerini ne ölçüde etkilediği işleniyor.

Bölüm 7
Yayın Tarihi: 18 Haziran 2008

İlber Ortaylı bu hafta “Osmanlı’da milliyetçilik hareketlerini” ele alıyor.
Programda Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan farklı milletlerin, dil ve din olguları değerlendirilirken; bunların milliyetçilik ve bağımsızlık hareketlerine etkileri de inceleniyor.

Bölüm 8
Yayın Tarihi: 10 Eylül 2008

Bu hafta İlber Ortaylı Rusya’nın St. Petersburg şehrinden “Tarih Dersleri”ni anlatıyor. Çarlık Rusyası’nın en önemli kenti St. Petersburg saraylarıyla ve tarihi yapılarıyla yeniden keşfediliyor. Ayrıca programda pek çok olaya tanıklık etmiş olan şehirde Romanov Hanedanı ve Osmanlı – Rus ilişkilerinin bilinmeyen yönleri izleyiciler ile paylaşıldı.

Bölüm 9
İlber Ortaylı bu hafta Kafkaslarda yaşananların tarihsel sürecini ele alıyor.
Topkapı Sarayı’nda çekilen programda İlber Ortaylı, 8 asırdan beri Türk tarihiyle iç içe olan Gürcistan’ın genel tarihini ve nasıl Kafkasya’nın kültürel noktası olduğunu anlatıyor.
Programda ayrıca farklı ülkelerin hakimiyeti altında kalan Gürcistan’ın bu kültürlerin edebiyat ve sanat dünyasına etkilerini örneklerle dile getirecek.

Bölüm 10
İlber Ortaylı bu hafta Topkapı Sarayından Halifeliğin tarihini anlatacak; Osmanlı İmparatorluğu’nda hilafetin ne kadar başarılı olduğunu ve son halife Abdülmecit’le birlikte halifeliğin kaldırılması sürecini ele alacak.
Hilafetin nasıl bir kurum olduğunu ve İslam tarihinde Halifeliğin öneminin ele alınacağı programda İlber Ortaylı Kuran-ı Kerim’de hilafetin anlamını ve hilafetin Osmanlı’ya gelene kadar nasıl bir çizgi izlediğini izleyenlerle paylaşacak.



Bölüm 11
İlber Ortaylı bu hafta programda Osmanlı İmparatorluğu’nda sadrazamlık makamının önemini ve sadrazamların yetkilerini detaylı olarak izleyenleri ile paylaşacak...
Ortaylı programda ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun başlangıcından çöküşüne kadar görev alan sadrazamları, yaşadıkları dönemlerin içinde geçen olaylarla birlikte yeniden gün ışığına çıkartacak.

Bölüm 12
İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri programında bu hafta Harf Devrimi konusu işleniyor.
Ortaylı’nın, Dünya’da dilin farklı yöntemler ve işaretlerle ifade edilmesini ve yazı dilinin oluşumunun genel tarihini anlatacağı programda Türkiye’de Harf Devrimi yapılmadan önce edebiyatçılar ve siyasetçiler arasında yarattığı tartışmalara da değinilecek.

Bölüm 13
İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri programında bu hafta “Eski Eserler” ele alınacak.
Ortaylı, Topkapı Sarayı’nın 3. Ahmet kütüphanesinden sunacağı programda İlk Çağ, Klasik Çağ ve Yunan Roma Çağı’nın öncülerini ve onların bıraktığı eserleri anlatacak.

Bölüm 14
İlber Ortaylı bu hafta Avusturyayı anlatan ilk bölümle karşınızda.

Bölüm 15
“Cumhuriyet Yolunda Atılan Adımların Hikayesi”
İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri programı “Cumhuriyet Bayramı Özel Programı” ile ekrana geliyor.
İlber Ortaylı 20. yy Avrupası, itilaf ve ittifak devletlerinin oluşması ve Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal ve ekonomik durumunu ele alacak. Devletlerarası ilişkiler ve ve imparatorlukları 1.Dünya Savaşı’na iten nedenleri masaya yatıracak olan İlber Ortaylı savaş sonrasında Osmanlı Devleti’nin durumunu ve yaşanan süreç sonrasında cumhuriyet yolunda atılan büyük adımları izleyiciyle paylaşıyor.

Bölüm 16
Yayın Tarihi: 12 Kasım 2008
İlber Ortaylı bu hafta Avusturyayı anlattığı ikinci programıyla karşınızda.

Bölüm 17
İlber Ortaylı bu hafta programda II. Murad zamanında kurulan ve çeşitli değişikliklere uğrasada Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar varlığını sürdüren saray okulu Enderun Mektebinin nasıl ortaya çıktığını, Osmanlı İmparatorluğuna katkısını, gelişimini ve Enderun’un nasıl bir sistem olduğunu izleyenlerle paylaşacak.

Bölüm 18
İlber Ortaylı bu hafta programda Eski Şark’ın ve Selçuklu İmparatorluğu’nun bıraktığı bir kurum olan “Divan-ı Hümayun”nu anlatacak.

Osmanlı İmparatorluğu'nda, padişah sarayında toplanan ve şimdiki Bakanlar kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören, bu arada müracaat dilekçelerini de kabul ederek bir çeşit yüksek mahkeme vazifesi de gören “Divan-ı Hümayun”un nasıl bir makam olduğunu, hangi memurların burada toplandığını izleyenlerle paylaşacak olan İlber Ortaylı bu makamın Osmanlı devletine hangi biçimde teşekkül ettiğini de izleyenlerle paylaşacak..

Bölüm 19
Yayın Tarihi: 3 Aralık 2008

Bu bölümün konusu Osmanlı İmparatorluğundaki adliye ve eğitim teşkilatı ile şehirlerin idaresi.

Bölüm 20
Yayın Tarihi: 10 Aralık 2008

İlber Ortaylı bu hafta programda 18. asrın en ilginç hükümdarlarından biri olan 3. Selim’in Osmanlı’da bıraktığı tarihi izleri inceleyecek.
Ortaylı, Osmanlı’da esasen reformları başlatan, fakat hükumdarlığı talihsiz bir şekilde sona eren 3. Selim dönemini ayrıntıları ile izleyenlerle paylaşacak.


Bölüm 21
Yayın Tarihi: 17 Aralık 2008

Bu haftaki bölümde II.Mahmut dönemi ele alınıyor.

Bölüm 22
Yayın Tarihi: 24 Aralık 2008

Bu haftaki konu esnaf yapılanmasının anlatıldığı "Osmanlıda Lonca teşkilatı".

Bölüm 23
Yayın Tarihi: 7 Ocak 2009

Bu haftaki bölüm Yunan Adalarından sunuluyor.

Bölüm 24
Yayın Tarihi: 6 Şubat 2009

Bu haftaki bölümde İlber Ortaylı, hocası Halil İnalcık'ı konuk ediyor.

Bölüm 25
Yayın Tarihi: 13 Şubat 2009

Bu haftaki bölüm "Halil İnalcık"la yapılan söyleşilerin ikicisiyle devam ediyor.

Bölüm 26
Yayın Tarihi: 20 Şubat 2009

İlber Ortaylı bu hafta dünya gündeminin önemli meselerinden biri olan İsrail-Filistin sorununu Galatasaray Üniversitesi’nden Doçent Emre Öktem ile birlikte değerlendirecek.

İlber Ortaylı ve Emre Öktem birlikte Arap- Yahudi sorununun bu boyuta nasıl ulaştığını, aynı zamanda nasıl bir tarihi süreçten geçtiğini ve 400 yıllık Osmanlı saltanatı döneminde bu topraklarda huzurun nasıl hakim kılındığını konuşacak; İsrail devletini kuruluşa götüren tarihsel süreci ışık tutacak.

Bölüm 27
Yayın Tarihi: 27 Şubat 2009

Bu haftaki bölümde Rusya tarihi ele alınıyor.

Bölüm 28
Yayın Tarihi: 6 Mart 2009

İlber Ortaylı bu hafta izleyenler için Osmanlı hanedanının kökenini inceleyecek.

Ortaylı programda ayrıca, 600 yıl büyük bir devleti ve milletler topluluğunu yöneten Osmanlı imparatorluğunu neden 3. Roma olarak tanımladığını ayrıca Osmanlı padişahlarının ve ailelerinin ilginç portrelerini anlatacak.

Bölüm 29
Yayın Tarihi: 13 Mart 2009

İlber Ortaylı bu hafta İstanbul Üniversitesin’den Prof Dr. İdris Bostan’ı konuk ediyor.

Denizcilik tarihinin uzmanı İdris Bostan programda “Piri Reis’in haritasının gerçekten var olan tek harita olup olmadığından”, “bir imparatorluğun denizcilik teşkilatının neden yeterince bilinmediğine” kadar pek çok konuda bilgi verecek; Ortaylı’nın sorularını yanıtlayacak.

Bölüm 30
Yayın Tarihi: 3 Nisan 2009

İlber Ortaylı ile bu haftaki bölümü izleyenler İtalyanlar'ın Venezia'sı, sular şehri Venedik'e bir yolculuğa çıkacak.

Ortaylı programda lagünlerden oluşmuş bu güzel şehrin kuruluşunu, deniz ticaretinde dünyanın bir numarası olmasını ve dükalarını anlatacak.

Bölüm 31
Yayın Tarihi: 10 Nisan 2009

İlber Ortaylı bu haftaki bölümde, hocası Halil İnalcık ile birlikte, İstanbulu konu alan söyleşilerinin ilkiyle karşınızda.
Hotfile:
http://hotfile.com/dl/115452319/535ab22/Be...part01.rar.html
http://hotfile.com/dl/115452463/04fd532/Be...part02.rar.html
http://hotfile.com/dl/115453442/fabb162/Be...part03.rar.html
http://hotfile.com/dl/115453717/9cf8244/Be...part04.rar.html
http://hotfile.com/dl/115453976/febaeb9/Be...part05.rar.html
http://hotfile.com/dl/115454052/3e4029f/Be...part06.rar.html
http://hotfile.com/dl/115454362/8ef43cf/Be...part07.rar.html
http://hotfile.com/dl/115454935/ac14097/Be...part08.rar.html
http://hotfile.com/dl/115455043/c149589/Be...part09.rar.html
http://hotfile.com/dl/115455241/b32e8d2/Be...part10.rar.html
http://hotfile.com/dl/115455702/0bbcb34/Be...part11.rar.html
http://hotfile.com/dl/115455838/c3f747c/Be...part12.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456218/1f8eb9d/Be...part13.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456308/3b1b155/Be...part14.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456408/65f2210/Be...part15.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456478/d08fe5c/Be...part16.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456781/9e9b48d/Be...part17.rar.html
http://hotfile.com/dl/115456882/28b946d/Be...part18.rar.html
http://hotfile.com/dl/115457028/be0754f/Be...part19.rar.html
http://hotfile.com/dl/115457140/881d498/Be...part20.rar.html
http://hotfile.com/dl/115457616/35186bd/Be...part21.rar.html
http://hotfile.com/dl/115457646/9825eae/Be...part22.rar.html
http://hotfile.com/dl/115458062/6dd0666/Be...part23.rar.html
http://hotfile.com/dl/115458121/368b318/Be...part24.rar.html
http://hotfile.com/dl/115458302/fe2ee61/Be...part25.rar.html
http://hotfile.com/dl/115458353/90a02e4/Be...part26.rar.html
http://hotfile.com/dl/115452313/bf0d8f5/Be...part27.rar.html
Netload:
http://netload.in/dateiW4KvuPPa9S/BerOrt.part01.rar.htm
http://netload.in/dateiWkYGvzFAAX/BerOrt.part02.rar.htm
http://netload.in/dateilFCKOn0a5u/BerOrt.part03.rar.htm
http://netload.in/dateicOCCJUKLO5/BerOrt.part04.rar.htm
http://netload.in/dateiTpDB2jIm1G/BerOrt.part05.rar.htm
http://netload.in/dateiU2vjRhTePz/BerOrt.part06.rar.htm
http://netload.in/dateigUSuTjKFnH/BerOrt.part07.rar.htm
http://netload.in/dateiFmaFBYWDDH/BerOrt.part08.rar.htm
http://netload.in/dateiLN0HcpTg9C/BerOrt.part09.rar.htm
http://netload.in/dateiUbAgCZ6xFN/BerOrt.part10.rar.htm
http://netload.in/dateiXDbUK8NrtN/BerOrt.part11.rar.htm
http://netload.in/dateioCnvCEKJsM/BerOrt.part12.rar.htm
http://netload.in/datei46ZiW0CpqU/BerOrt.part13.rar.htm
http://netload.in/dateioVXYkf5LoZ/BerOrt.part14.rar.htm
http://netload.in/dateip2eMbcmhj6/BerOrt.part15.rar.htm
http://netload.in/datei9mM0bQJWl1/BerOrt.part16.rar.htm
http://netload.in/dateiD31LvxUa0C/BerOrt.part17.rar.htm
http://netload.in/dateiXCPLXO7Z7r/BerOrt.part18.rar.htm
http://netload.in/dateinoHvK0hTtK/BerOrt.part19.rar.htm
http://netload.in/dateikXWbdekwBe/BerOrt.part20.rar.htm
http://netload.in/dateiy4AheGFqsh/BerOrt.part21.rar.htm
http://netload.in/dateizlNkeQ91zw/BerOrt.part22.rar.htm
http://netload.in/dateiOOV8X5c8RX/BerOrt.part23.rar.htm
http://netload.in/dateiRcx85G2rO6/BerOrt.part24.rar.htm
http://netload.in/dateiMKww7mT1T2/BerOrt.part25.rar.htm
http://netload.in/dateiZAJUaaqWgC/BerOrt.part26.rar.htm
http://netload.in/dateiMl2pPRELqR/BerOrt.part27.rar.htm
Fileserve:
http://www.fileserve.com/file/2HtrU3D
http://www.fileserve.com/file/5X9eUNY
http://www.fileserve.com/file/QFW9g3D
http://www.fileserve.com/file/dJVEMyZ
http://www.fileserve.com/file/4V6pmH5
http://www.fileserve.com/file/AYVbVAa
http://www.fileserve.com/file/bWSM5DZ
http://www.fileserve.com/file/WYkKhfG
http://www.fileserve.com/file/STZAtND
http://www.fileserve.com/file/8SueUpd
http://www.fileserve.com/file/Xjdagxr
http://www.fileserve.com/file/8X6gj35
http://www.fileserve.com/file/vTEqpnX
http://www.fileserve.com/file/YCWQRwg
http://www.fileserve.com/file/Vbn8fXp
http://www.fileserve.com/file/5gvhWTr
http://www.fileserve.com/file/HmNxKf5
http://www.fileserve.com/file/9nsxy5y
http://www.fileserve.com/file/XyQU9tR
http://www.fileserve.com/file/7GyTVuF
http://www.fileserve.com/file/2mHaCYQ
http://www.fileserve.com/file/nkB5FQD
http://www.fileserve.com/file/vuydfXk
http://www.fileserve.com/file/4B9tmar
http://www.fileserve.com/file/8qjH25j
http://www.fileserve.com/file/a6XawWU
http://www.fileserve.com/file/Gsxr53p
Duckload:

Partlar Uyumlu,Karışık İndirebilirsiniz.

Bilinmeyen Tarih

Kanuni Viyana'yi neden alamadi ?

Kanuni Sultan Süleyman'in 1529 yilinin mayis
ayinda 75 bin kisilik büyük bir ordu ile Viyana'ya sefere çiktigini, O
yilin son 10 yilin en yagisli yazini yasadigini, Kanuni'nin çamura
saplanan toplarini geride biraktigini, Viyana önlerine de bu kosullar
nedeniyle bes ayda ancak vardigini, ordusunun yiprandigini, Bu arada
Viyanalilara takviye geldigini ve hazirliklarini tamamladiklarini,
asker sayilarini iki katina çikardiklarini, Bu aksilikler olmasa
Kanuninin büyük olasilikla Viyana'yi almis olacagini ve tarihin
degisecegini, Biliyor muydunuz?

Piramitlerin sirri 1

Kahire'de bulunan Keops piramitinin 12 ton agirliginda iki buçuk milyon
tas bloktan olustugunu, Günde on blok yerlestirilmesi halinde yapiminin 664 yil
sürecegini, Piramitin üstünden geçen meridyenin karalari ve denizleri tam esit
iki parçaya böldügünü ve piramitin dünyanin agirlik merkezinin tam ortasinda
bulundugunu, Yüksekliginin 164 m.) bir milyarla çarpiminin günesle dünyamiz
arasindaki uzakligi verdigini, Taban alaninin, yüksekliginin iki katina
bölünmesinin pi sayisini verdigini, Biliyor muydunuz



Piramitlerin Sirlari 2

Piramitlerin içerisinde ultrasound, radar, sonar gibi cihazlarin
çalismadigini, Kirletilmis suyun bir kaç gün piramitin içinde birakildiginda
aritilmis olarak bulundugunu, Piramitin içerisinde sütün bir kaç gün
süreyle taze kaldigini ve sonunda bozulmadan yogurt haline geldigini,
Bitkilerin piramit içerisinde daha hizli büyüdüklerini,
Çöp bidonu içindeki yemek artiklarinin hiç koku yaymadan mumyalastiklarini,
Kesik, yanik, siyrik ve yaralarin piramitin içinde daha çabuk iyilestigini
Piramitin içinin yazin soguk, kisin sicak oldugunu,
Piramit kimin adina yapildiysa onun bulundugu odaya yilda 2 kez günes girdigini
ve bu günlerin dogdugu ve tahta çiktigi günler oldugunu, Biliyor muydunuz?




Kizilderililer New York'u kaça satti ?

Bugün dünyanin en pahali arazisi sayilan New
York'un ünlü Manhattan adasini 1624 yilinda Peter Munite adli bir tüccar
tarafindan kizilderililerden 24 dolar degerindeki incik boncuk
karsiliginda satin alindigini, Toplam 58 km2 olan Manhattan'a ilk
olarak Hollandali göçmenlerin yerlestigini ve bölgeye New Amsterdam adi
verildigini, Bölgeye 1664 yilinda yerlesen Ingilizlerin New York adini
verdigini, Kizilderililerin 24 dolarlarini 377 yildir Amerikan hazine
bonolarina yillik % 5 faiz ile yatirsalar bugün 2 milyar 336 milyon
536 bin 394 dolarlari olacagini, Biliyor muydunuz?


Yasli Albayin Inadi:

Amerika'da yasli bir emekli olan albay Sanders'in otoyol kenarinda
küçük bir lokanta islettigini, Otoyol baska bir yere tasinacagi için
lokantasini kapattigini, Kendi buldugu bir kizarmis tavuk tarifinden
baska bir sermayesi kalmadigini, Bu tarifi ülkedeki lokanta sahiplerine
satarak piliç basina prim almaya karar verdigini, Tüm ülkeyi arabasi ile
dolastigini ve tam 1009 lokantadan red cevabi aldigini, Fakat sonunda
birinin kabul ettigini ve bunun sonucunda Kentucy Fried Chicken zincirinin
dogdugunu, Albay Sanders'in simdi ülkenin sayili zenginlerinden oldugunu,
Biliyor muydunuz?


Sigara sagliga iyi gelir...

Avrupalilarin tütün içmeyi onun tedavi edici özellikleri olduguna
inanan Amerikan kizilderililerinden ögrendiklerini, 16. yüzyilda tütünün
Avrupa'ya tibbi faydalari olan bir madde olarak tanitildigini, tütünün
zararli etkilerinin ancak 1950'lerde kanitlanip kamuoyuna açiklandigini,
Dünyada sigaradan kaynaklanan toplam ölümlerin 1995 yilinda 2.5 milyon
kisi oldugunu, Bu rakamin 2050 yilinda 12 milyona ulasmasinin beklendigini,
1990 yilinda Amerikada 20 bin kisi uyusturucudan ölürken 400 bin kisinin
sigaradan öldügünü, Her sigaranin bir tiryakinin hayatinin 5.5 dakikasina
mal oldugunu, Ingilterede bütün sigara tiryakilerinin yarisinin sigara
kullanimindan dolayi öleceklerini, Biliyor muydunuz?


Olmaz Olmaz deme olmaz olmaz

Leonardo Da Vinci'nin 16. yy. basinda modern helikoptere sasirtici
derecede benzeyen uçan makineler çizdigini, Engizisyon korkusu ile bunlari
gizledigini, Bu tasarilar 1797 yilinda yayinlandiginda herkesin havadan agir
makinelerin asla yerden ayrilamayacagi konusunda fikir birligi ettigini, 20.yy.
baslarinda ünlü astronom Simon Newcomb'un uçan araçlarin uzun mesafelere
gidebilmesini saglayacak bir itici gücün bulunamayacagini savundugunu,
1924 yilinda prof.Hermann Oberth'in "Uzaya Roketler" adli kitabini elestiren
ünlü Nature dergisinin uzay roketi tasarilarinin ancak insan soyunun tükenmesinden
biraz önce gerçeklesebilecegini öne sürdügünü, Ilk roketlerin dünyadan ayrildigi
1940'larda bile doktorlarin insan metabolizmasinin yerçekimsiz ortama,uymayacagini
ve insanli uzay uçuslarinin imkansiz oldugunu savunduklarini, Biliyor muydunuz?



Piri Reis haritalarini uydudan mi çizdi ?

18. yy. baslarinda Topkapi sarayinda amiral Piri Reis'e ait bir çok
eski haritanin bulundugunu, 1957 yilinda Amerikali haritacilar tarafindan
incelenen haritalarda henüz 1952 yilinda ses yansitici araçlarla kesfedilen
Antarktika daglarinin bütün ayrintilariyla çizildigini,Daha sonra uydu
fotograflari ile karsilastirilan haritalarla uydu fotograflari arasinda
müthis benzerlikler çiktigini, Bilim adamlarinin bu haritalarin ancak
çok yükseklerden çekilmis fotograflar araciligi ile çizilebilecegini
söylediklerini, Biliyor muydunuz?


Ingiliz taburu nereye gitti ?

12 agustos 1915'te Çanakkale savasinda Ingilizlerin 54. tümenine
ait 4. Norfolk taburunun Küçük Anafartalar ovasinda bir tepeye tirmandigini,
Tepenin üzerindeki ekmek somunu seklindeki beyaz bulutun içine girdiklerini,
Son askerde bulutun içinde kaybolduktan sonra bulutun yavasça havalandigini
ve rüzgarin aksi yönünde hareket ettigini, 250 asker, 16 subay ve 1 albayin
hiç bir iz birakmadan kaybolup gittigini ve bir daha haber alinamadigini,
Biliyor muydunuz?
( Savaş süresince ve sonrasında İngilizler taburlarının kaybolduğunu tüm dünyaya duyurmuş ama buna rağmen tabur hakkında hiçbir iz bulunanmamış