17 Aralık 2012 Pazartesi
Rize Tarihi Eserleri
İl Merkezi ve Merkez İlçedeki Tarihi Eserler
Rize Kalesi
Rize Kalesi'nin tarihlendirilmesi için kesin verilere sahip değiliz. İç Kale Junstinyen zamanında (527-565) yeniden inşa edilmiştir. Daha sonra Trabzon Komnenoslar zamanında da (1297-1330) aşağı surlar inşa edilmiştir. Kale Osmanlı Dönemi'nde de onarılarak kullanılmıştır.
2-Bozuk Kale:
İl merkezinin 10 km. doğusunda Güneydoğu Köyü'nde, aynı adla anılan derenin kenarında yer alır. Denizden 30 m. yükseklikte kurulmuş küçük bir gözetleme kulesidir. Karadeniz sahillerinde sık görülen küçük Orta Çağ kalelerinden birisidir.
3- İskender Cafer Paşa Camii:
İslam Paşa Mahallesi'nde geniş bir hazire içinde İslam Paşa veya Kurşunlu Camii olarak da anılmaktadır. H. 978/M. 1570 yılında İskender Cafer Paşa tarafından yaptırılmıştır.
4- Büyük Gülbahar Sultan Camii:
İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Gülbahar Cami'si birkaç defa yıkılıp yapılmıştır.
5- Kale Camii:
1658 yılında yapılan cami son zamanlarda yenilenmiştir.
6- Küçük Gülbahar Hatun Camii:
16. yüzyılda, Yavuz Sultan Selim'in eşi, Gülbahar Sultan'a atfedilmiştir.
7- Orta Camii:
Yeniköy Mahallesi'ndedir. İlk cami 1737 senesinde yapılmıştır. Bugünkü cami ise 1941 yılında yeniden inşa edilmiştir.
8- Müftü Mahallesi Cami:
1785 tarihli eski caminin yerine biraz kuzeye kaydırılarak 1965 yılında yeniden yapılmıştır.
9- Reşadiye Camii:
Eski caminin yapılışı 1671 olarak kabul edilmektedir. Bu günkü cami 1962 yılında yaptırılmıştır.
10- Camiönü Camii:
Camiönü Mahallesi'nde yer alır. Halk arasında Fener Camii olarak da bilinir. Kitabesine göre eski cami 1698 yılında yapılmıştır. Eser 1949 yılında yenilenmiştir.
11- Değirmendere Camii:
Değirmendere (Pindos) Mahallesi'nde yer alır. Bu cami de yenilenerek günümüze gelmiş tarihi eserlerden biridir. İlk cami H. 1200/M. 1786 yılında yaptırılmıştır. Bu cami H. 1327/M. 1911 yılında onarılmıştır. Bugünkü cami 1950'li yılların başında inşa edilmiş, minaresi sonradan yapılmıştır.
12- Taşçıoğlu Camii:
Yenimahalle'de yer alır. Yıkılıp yenilenen camilerden birisidir. H. 1126-1131/M. 1714-1718 tarihleri arasında Cezayirli Kapt'n Ali Paşa tarafından yaptırılmıştı.
13- Şeyh Camii:
Şehir merkezinde, Vilayet Konağı'nın güneyindeki eski Piri Çelebi Mahallesi'nde yer alır. İlk cami 1711 yılında yapılmıştır. Bu yapı bazı onarımlarla 1953 yılına kadar gelmiştir. Bugünkü caminin inşası 1953-1965 yılları arasında tamamlanmıştır.
14- Şehitler Çeşmesi
İslampaşa Mahallesi'nde eski Güneysu yolu üzerinde 1917 yılında yapılmıştır. Dairevi kemerli bir cepheye sahiptir. Tek lülelidir ve lülesi üzerinde taslağı vardır. Çeşme, 1916 yılında şehrin savunması sırasında şehit olan askerilerimizin gömüldüğü bir yerde yapılmıştır.
15- Kütüphaneler
Bunların en eskisi Tatoğlu Abdülkerim Efendi kütüphanesidir. Orta Cami civarında 1848 yılında inşa edilen bu kütüphanenin sadece kitabesi günümüze gelmiştir. Bu kitabe şimdiki İl Halk Kitaplığı'nın giriş kapısının sağına yerleştirilmiştir. Abdülkerim Efendi'nin kurduğu kütüphane binasında fakirlerin barındığı odalar ile bir de gasilhane bulunuyordu. Daha sonra Altıkulaçzade Ahmet Efendi'nin 1863 yılında 485 kitaptan oluşan bir kütüphane kurduğunu biliyoruz.
16- Rize Atatürk Müzesi (Mataracı Mehmet Efendi Evi)
Müftü Mahallesi, 127. sokak üzerinde yer alır. Kuzeyinde geniş bir bahçesi vardır. 20. yüzyılın başlarında yapılmıştır. İç sofalı planlı üç katlı bir evdir.
İkinci katta kuzeydoğudaki oda Atatürk'ün kaldığı odadır. Ulu Önder Atatürk 17 Eylül 1924 yılında Rize'yi ziyaret ettiği sırada Mataracı Mehmet Efendi'nin evinde misafir edilmiş ve bu odada kalmıştır.
Mataracı Mehmet Efendi Evi restore edilerek müze olarak 27.12.1985 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Zemin katta Rize il merkezinden toplanan kitabeler ve mezar taşları, birinci katta ise bazı ahşap oymalı mimari parçalar, dokuma araç gereçleri, etnografik eserler sergilenmektedir. İkinci katta ise Atatürk zamanından kalan eşyalar Atatürk'e ait giysiler, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk'e ait fotoğraflar bulunmaktadır.
17- Merkez Uzun Kaya Köyü Camii
Köyün merkezinde eski bir mezarlığın kenarından yer alır. İlk olarak 19. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen cami son yıllarda yıkılarak yenilenmiştir.
18-
İlçelerdeki Tarihi Eserler
Rize'nin ilçe ve köylerinde bulunan tarihi yapılar camii, medrese, köprü, değirmen, ev, serander gibi yapılar yeterince araştırılmamıştır. Burada, yapılan araştırmalarla belirlenen yapılardan önemlileri tanıtılmaya çalışılmıştır.
Bu yapıların malzeme, tasarım ve süsleme bakımından bölgesel özellikleri ağır basar. Yüzyıllar boyu elde edinilen deneyimler sonucu ortaya çıkmış olan bu yapılar ahşabın dantel gibi işlendiği, insan ölçülerine uygun küçük adeta kutu gibi eserlerdir.
Çamlıhemşin
1- Zil Kale:
Bölgenin en dikkate değer eserlerinden birisidir. İlçe merkezinin 15 km. güneyinde, Fırtına Deresi'nin batı yamaçları üzerinde kurulmuştur. Kalenin üzerinde inşa edildiği sarp kaya kütlesi denizden 750 metre dere yatağından yaklaşık 100 metre yüksekliktedir.
Kalenin kesin yapılış tarihini belirtecek veriler yoktur, 14-15 yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Bölgenin ilk çağları gibi orta çağ tarihi de karanlıktır. Hemşin yöresinin İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu zamanlarında tam olarak mı kısmen mi fethedildiğini bilmiyoruz. Varoş Kale, Zil Kale, Cihar Kale ve Pazar Kız Kaleleri hem yörenin, hem de Bayburt'a ulaşan önemli bir ortaçağ kervan yolu üzerinde güvenliği sağlıyorlardı.
Osmanlıların bölgeyi fethinden sonra kale kullanılmaya devam etmiştir. Kalede bulunan iki el topu Trabzon Müzesindedir.
2- Kale-i Balâ (Yukarı Kale)
Çamlıhemşin İlçesi'ne 40 km. uzaklıkta Hisarcık Köyü sınırları içerisinde Fırtına Deresi'nin kaynaklarına hakim bir noktada kurulmuştur. Kaynaklarda geçen bir diğer adı da Varoş Kale'dir.
Kalenin kurulduğu yer ve duvar işçiliği bakımından Zil Kale ile ilişkisi açıktır. Zil Kale ile aynı tarihlerde yapılmış olmalıdır (14-15. yüzyıl)
3- Şenköy Camii
Cami M. 1900 yılında köy halkı tarafından yapılmıştır.
4- Aşağı Çamlıca Köyü Camii
Taş duvarlı iki katlı, kırma çatılı bir yapıdır. Zemin kat medrese olarak yapılmıştır. Medrese katına kuzeydoğu köşesindeki kapı ile girilir. Bu kısım epeyce elden geçmiştir. Sadece batı duvarında bir ocak kalmıştır. Harimin ahşap döşemesi son yıllarda betonarme olarak değiştirilmiştir.
Caminin minberi çok iyi bir ahşap işçiliği gösterir. Sahte kemerli niş kompozisyonları üzerinde bir daireden çıkan S ve C kıvrımları yan yüzleri kaplar. Dilimli kemerlerle taçlandırılan nişler ve üçgen aynalık, sadeleştirilmiş bir barok üslubu yansıtır.
5- Şenyuva Köprüsü
Eski adıyla Cinciva Köprüsü bölgenin yaygın taş köprülerinden birisidir. Tek bir kemerle Fırtına Deresi geçilmiştir. Ayrıca korkuluk duvarı tamir edilerek üzerine demir bir kısım ilave edilmiştir. Köyün yaşlıları H. IIII/M. 1699 tarihli bir kitabesinin 1946 yılındaki bir selde kaybolduğunu kaydederler. Eğer bu doğru ise, yapı bölgenin en eski köprülerinden birisidir.
6- Köprüköy Köprüsü
Köprünün 19. yüzyıl sonlarında Türk ustalar tarafından yapıldığı bilinmektedir.
Çayeli
1- Cafer Paşa Camii
1467 yılında yaptırılan cami onarımlarla günümüze gelmiştir.
2- Ormancık Camii
Mahmutlu ve Geyik Mahalleleri arasında yer alır. Bölgenin geleneksel ahşap yığma duvarlı kırma çatılı camilerinden birisidir. 1826 yılında yaptırılmıştır.
3- Kaptanpaşa Buzlupınar Köyü Köprüsü
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde örnekleri görülen ahşap köprülerden birisidir. Her iki ayak tarafından birbirinin üzerine bindirilerek uzatılan ağaçlar üzerine ortada tabliye ağaçları yerleştirilmiştir. Köprü gövdesinin yağmurdan etkilenmemesi için de üzerine yine ahşap bir çatı yapılmıştır. 19 yy.da yapılmış olmalıdır.
Fındıklı
1- Fındıklı Merkez Cami
Birkaç yapı evresi geçirmiştir. İlk caminin 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
2- Çağlayan Köprüsü
Köyün merkezinden geçen Abu Deresi üzerinde kurulmuştur. Bölgedeki yaygın taş köprülerden birisidir. Tek bir kemer gözünden oluşur. Son yıllarda kullanılmayan köprünün korkulukları yıkılmıştır. Yapıldığı tarih bilinmemektedir.
3-Çağlayan Mustafa Hacaloğlu Evi
Köyün girişinde beş altı geleneksel ev ve seranderin oluşturduğu mahallenin batısında yer alır. Bölgenin en eski ve hayati ev tipinin en iyi örneklerinden birisidir.
4-Hurşit Bey Evi
1849 yılında Mehmet Usta tarafından yapılmıştır.
5-Meyveli Köyü Camii
Orta Mahallede yer alır. İki katlı, bölgenin tipik ahşap yığma camilerindendir. 1871 yılında Mustafa bin Alişan tarafından yaptırılmıştır.
Güneysu
1- Kıbledağ Camii
Köyün merkezinden Ilıca Mahallesi'ne taşınmış, 1862 yılında yapılmıştır.
2- Kiremit Köyü Aşağı Mahalle Camii
Bir medrese ile birlikte inşa edilmiştir. 19. yüzyılda yapılmış bölgenin geleneksel taş ve ahşap malzemeli kırma çatılı camilerden birisidir.
Hemşin
1- Baltacılı Camii
Baltacı Mahallesi'nde Hemşin Deresi'nin batı kenarında yer alır. 1791 yılında inşa edilmiş, taş duvarlı, kırma çatılı bir camidir.
2- Bilen Köy Camii
Yapının ilk inşası 18. yüzyıla kadar inmektedir. Cami bugünkü şekline M. 1894 yılındaki onarımla kavuşmuştur.
9 Aralık 2012 Pazar
Bingöl Tarihi Eserleri
KRAL KIZI KALESİ
Genç ilçe Merkezinden 2 km. uzaklıktadır. Bir tepenin üzerinde bulunan bu kalenin ancak yıkıntılarına ve kalıntılarına rastlanabilmektedir. Bu kaleyi Pers hükümdarı Dara Gençte uzun yıllar kalmış ve bu kaleyi kızı için yaptırmıştır. Genç ilçesi eski ismini bu kaleden almıştır. Bugün mesire yeri olarak kullanılmaktadır.SEBETERİAS KALESİ
Murat vadisi üzerinde, Bingöl İl merkezinden 18 km. uzaklıktadır. Urartu kralının Bingöl yaylalarını elinde tutabilmek için yaptırdığı uç kaleden birisi olup bugün ancak kalıntıları ortada kalmıştır.
KİĞI KALESİ
Kiğı İlçesinin kuzeydoğusunda olup, Bizanslılar zamanından kalmıştır. Sağlam bir yapı olduğu ve asırlardan beri hayatiyetini devam ettirdiği görülür. Çevresinde bir çok bina olup bugün için terk edilmiş durumdadır.
YÜZEN ADA
Solhan ilçesi Hazarşah Köyü Aksakal Göl mezrasındaki ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir. Söz konusu ada şimdiye kadar görülmemiş bir tabiat olayına sahiptir. Bingöl-Solhan karayolundan 4,5 km. uzaklıktadır. Bingöl'ün turizmi doğa güzelliklerine dayanır. Yüzen ada tamamen doğaldır. Göl'ün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır. Gölün şimdiki alanı 300 m²'nin üzerindedir. Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır. Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir. Gölün altından ve kemerlerinden giren su, Gölün alt tarafından, Gölden daha aşağıda olan dereyi beslemektedir. ufak kaynaklar bu görüşü teyit etmektedir. Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir. Balık yetiştirmek mümkündür. Golün ortasında hareket eden iki ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir. Adanın üzerinde 5 tane bodur ve dişbudak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler Gölün mevcut suyu ile beslenmektedir. Ada üzerinde bulunan ot köklerinin sarıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır. Bu doğa harikasını mutlaka görmelisiniz...
GÜNEŞİN DOĞUŞU
İlimizin Karlıova ilçesinin 3250 m. yükseklikteki Bingöl dağlarının Kala tepesinden günesin doğusunu normal durumundan çok farklı seyretmek mümkündür. Her yıl 15 temmuz - 15 Ağustos tarihleri arasında en iyi şekilde seyredilebilir. Güneşin doğuşu çok değişik şekillerde normal halinden çok farklı heyecanlı ve oldukça korkunç sahneler yaratmaktadır.Dünyada tam anlamıyla Güneşin doğusu iki yerden izlenir. Birincisi İsviçre'nin Alp dağlarından, ikincisi Bingöl dağlarının Kala tepesinden seyredilir. Karlıova ilçesine kadar yol asfalt, dağın zirvesine kadar stabilize yoldur. Dağın altına kadar arabayla gidildikten sonra zirveye 25-30 dakika yaya çıkılır. Etrafta soğuk su kaynakları ve yeşillikler görülür. Güneş doğarken ilk etapta hafif bir kızartıyla belirir. Kızartı etrafta çok renkli güzellikler ve dekorlar yaratır. Daha sonra İnsana korku veren bir karartı seklini alır. Kızarıklıklar kor parçası haline gelir. Kor parçası içinde insan yüzünü andıran 3 büyük siyah leke belirir. Güneş karartı halinde yavaş yavaş açılmaya başlar. Ufukta görülerek oluşumunu tamamlamak üzere iken altın bir küre gibi görünmeye baslar. Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar. İnsanoğlunun daha önce görmediği renkleri o anda görmek mümkündür. Gözlerde yaşarma, ışık saçma ve yanında seyredemem gibi durumlar olur. Bu görkemli doğa olayını anlatmada sözcükler bile yetersiz kalır. Bu anı kaçırmayın.
KAPLICALAR(Kös Kaplıcaları)
Bingöl-Karlıova karayolunun 20. km sinde olup yaz ve kış aylarında ulaşım sağlanabilmektedir. Kaplıcaların 1 moteli, 1 oteli, 1 pansiyonu ikisi kapalı olmak üzere 3 yüzme havuzu, lokantası, çay bahçesi, araç parkı bulunmaktadır. Yerli ve yabancılar burada dinlenmek, şifa bulmak için akın akın gelmektedir
KAYAK EVİ
Bingöl - Elazığ karayolu üzerinde yol çatı köyünde olup, Bingöl'e 22 km uzaklıktadır. Kayak Evi Bingöl Gençlik Spor il Müdürlüğüne bağlıdır. Bina iki katlı, kaloriferli ve 50 yatak kapasitelidir. Ayrıca lokantası, banyosu ve dinlenme yeri mevcuttur. Tele ski 44 askılıdır. Kayak arabası ve kayakla yürüyüş alanı mevcuttur. Pistin uzunluğu 950 m. olup 100 m. genişliğindedir. Her türlü kış sporlarına elverişli olup, kış sezonu boyunca halkın hizmetine açıktır.
CIR ŞELALESİ
Uzun dere köyünün adını aldığı derenin, Çir taşı adi verilen 100 m. yükseklikteki kayalığın ortasından geçen güzel görünümlü bir şelaledir. Su 50 m. yükseklikten alt tarafı kayalık olan dere yatağına düşerken güzel bir görünüm arz etmektedir. Ilıca bucağı merkezine 8 km. uzaklıkta olan şelaleye iki ayrı yoldan gidilmektedir. Çir taşının olduğu bölgede ayrıca kayalıklar ve mağaralar bulunmaktadır. Bu kayalıklarda daha çok yırtıcı kuşlar yaşar.
İÇMELER
Bingöl-Genç karayolunun 9.km. sindedir. Kış mevsimi hariç diğer mevsimlerde yerli ve yabancılar sabahtan aksama kadar su üzerinde büyük bir kalabalık oluşturmaktadır. Söz konusu suyun, kronik romatizma, kadın hastalıklarında ve böbrek taşlarını düşürmeye yaradığı tespit edilmiştir
Samsun fotorafları
8 Aralık 2012 Cumartesi
Bursanın Tarihi
Kuruluş
eşbin yıldan beri yerleşime sahne olan Bursa'nın 7 km. kuzeyinde Demirtaş nahiyesinin 25 km. güneyinde 90 m. çevresi 5m. yüksekliği olan "Demirtaş Höyüğü" yer almaktadır. Bu höyükte genellikle elde az miktarda da çarkta yapılmış kase küp ve testilere ait seramik parçaları bulunmaktadır. Bunlar erken bronz çağdan kalmış olup M.Ö.2500 yıllarına tarihlenir.
Kentin 14 km. batısında Çayırköyü'nün 1 km. güneybatısındaki "Çayırköy Höyüğü"nün boyutları Demirtaş Höyüğü ile aynıdır. Burada bulunan seramik parçalarında gri kırmızı grikahverengi ve siyah renkler hakimdir. Bulunan seramik parçalarının önemli kısmı elde çok az miktardakiler de çarkta yapılmıştır. Höyüğün en eski buluntusu M.Ö.2700 yılına aittir.
Günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce insanların yerleştiği bu Topraklara M.Ö. VII. yüzyılda Trakya'da Strümon nehri kenarında oturan Bitynler ve akrabaları Tnyniler İskit saldırılarına karşı koyamayınca kuzeybatı Anadolu'ya göç ederek yerleşirler. Bu verimli topraklara Bitynia adını verirler. Kısa zamanda sınırlarını genişletmelerine rağmen M.Ö.VI yüzyılda bölgede güçlü orduya sahip Lidyalıların hakimiyetine girmekten kurtulamazlar. M.Ö.546'da Lidya Kralı Kroisos Pers orduları karşısında mağlup olunca bölge M.Ö.453 tarihine kadar Pers İmparatorİuğu sınırları içine girer.
Makedonya İmparatoru İskender'in bu bölgeleri hegemonyasına alması M.Ö.325 yılından ölümüne kadar devam eder. Bithnia ve Küçük Asya toprakları İskender'in ölümü üzerine komutanları arasında yapılan paylaşımda Antigonos'un idaresine girer. Fakat İskender'in komutanları arasında bir süre mücadeleler devam eder. Bu fırsattan BiTHYnia Krallığı yararlanır. Bitynlileri yöneten Doidalses bölgede bağımsız bir krallık geliştirdi. Krallık Zipoites (M.Ö.327-279) zamanında komşuları tarafından tanınıp saygı gördü. Ziopites'in oğlu I.Nikomedes (M.Ö.279-250) yılları arasında sınırları genişletti. Küçük Asya'nın en saygın krallığı haline getirdi.
Orta Avrupa'dan üç kol halinde akan Galatlar (M.Ö.278-277) yıllarında Batı Anadolu'dan başlayarak önüne gelen her yerleşim birimini istila edip yağmaladılar. Galat akınlarından sonra Anadolu'da çeşitli kent devletleri oluştu. Bu sarsıntıdan sonra Ziaelas (M.Ö.192-146) II.Nikomedes M.Ö.146-92 III.Nikomedes M.Ö.92-75 ve IV.Nikomedes M.Ö.75-74 tarihleri arasında ülkeyi yönettiler.
II.Nikomedes batıdaki Roma İmparatorluğu'na karşı Pontus kralı Mitridates ile anlaştı. Fakat yerine geçen III. Nikomedes babasının izlediği politikanın tam tersini tatbik edip Roma İmparatorluğu ile anlaşıp Pontus Krallığı ile çatışmaya girişti. Bunda başarı kazanamamasına karşın Roma İmparatorluğu'nun özel desteği ile istiklalini korudu. Ölünce yerine geçen IV.Nikomedes M.Ö.74 yılında ülkesini Roma İmparatorluğu'na bağışladı. Böylece Bithynia Roma'nın bir eyaleti haline geldi.
İmparator Domitian (81-96) zamanında göreve getirilen Plinius İmparator Trajanus (98-117) zamanında Bithynia eyaleti Prokonsüllüğüne terfi etti. Bölgede hakimiyet sağlandıktan sonra imar faaliyetlerine girişti. Fakat bundan Prusa'dan çok Nikaia(İznik) ve Nicomedia (İzmit) faydalandı. Bursa'da sadece bir hamamın tamir edildiği öğrenilmektedir.
Antik kaynaklar bugünkü Bursa'nın kurucusunu I.Prusias (M.Ö.232-192) olarak göstermektedir. Kartaca Kralı Hannibal Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşı kaybedince birlikleriyle beraber I.Prusias'a sığınır. Burada zafer kazanan bir komutan gibi karşılanıp saygı görür. Bu yakınlığa karşılık olarak Hannibal emrindeki askerlerle bir şehir inşa eder. Buna Prusias'ın adını verip ona armağan eder. Kurulduğunda bugünkü hisar içinde olan şehir günümüzün bir Mahallesi kadardı. Bithynia krallık dönemine ait tümülüs'te M.Ö.II yüzyıla ait çok önemli belgeler bulunmuştur.
Roma İmparatorluğu zamanında (Prusa ad Olympium) Uludağ Bursa'sı adını alan şehirde o döneme ait mermerden bir kadın heykeli ve ostotek bulunmuştur.
İmparator Justinianus (527-565) zamanında Pythia'da (Çekirge'de) yeni hamamlar yaptırılmıştır. 1935 yılında Hisar içinde tonozlu odalar bulunmuştur. Hisar içinde Yer Kapı'da bulunmuş erken Bizans devrine ait taban mozaiği önemli arkeolojik kalıntılardandır. Tophane'de Bizans döneminden bir şapel ve manastıra ait mozaikler bulunmaktadır.
Prusa (Bursa) 1204-1261 yılları arasında Nikaia'a (İznik)'e bağlı sönük bir tekfurluk olarak yaşamını sürdürdü.
Bugün ülkemizin en zengin Bizans devri mezar stelleri ve çeşitli mimari eser parçaları seramikler sikkeler Bursa Arkeloji Müzesi'nde sergilenmektedir
Turistik Yerlerimiz
Türkiyenin tarihi ve turistik yerleri listesi,Türkiyenin Gezilecek Yerleri, Ülkemizde görmeye değer başlıca yerler neresi, Türkiyenin en güzel yerleri, Ülkemizde nereleri gezmeliyiz, Turkey most beautiful and interesting pleaces list, Ülkemizin en güzel yerleri listesi,Türkiye Turistik Yerler,Türkiyede Nereler Gezilir
1.Pamukkale/Denizli
2.Kaçkar Dağları
3.Bozcaada /Çanakkale
4.Tuzgölü/Ankara Şereflikoçhisar
5.Selimiye Camii /Edirne
6.Bozcaada /Çanakkale
7.Yerebatan Sarnıcı /İstanbul
8.Aspendos/Antalya
9.Efes Antik Kenti/Selçuk İzmir
10.Assos Behramkale/Çanakkale
11.Taşköprü/Silifke
12.Ayetekla
13.Cennet Çöküğü
14.Cambazlı Klisesi
15.Tevekkül Ve Sultan Türbesi
16.Alaaddin Camii
17.Jüpiter Tapınağı
18.Göksu Deltası
19.Frederik Barbarossa Anıtı
20.Kipsirs Şehitliği
21.Kültür Evi
22.Tekir Ambarı
23.Uzun Çaburç(Diocaeserea)
24.Demirci Anıt Mezarı
25.Atatürkün Evi
26.Işık Kale
27.Kara Kabaklı
28.Tokmar Kalesi
29.Adam Kayaları
30.Silifke Kalesi
31.Galata Kulesi /İstanbul
32.Süleymaniye Camii/İstanbul
33.Meriç Köprüsü /Edirne
34.Kızkalesi/Mersin
35.Korikos Kalesi/Mersin
36.Ayaş/Mersin
37.Kanlı Divane/Mersin
38.Roma Yoku/Mersin
39.Dört Anıtlı Anıtmezar/Mersin
40.Kilise Burnu/Mersin
41.Çukurpınar Mağarası/Mersin
42.Alaköprü/Mersin
43.Mamure Kalesi/Mersin
44.Alahan Manastırı/Mersin
45.Cehennem Çukuru/Mersin
46.Cennet Obruğu/Mersin
47.Antik Basamaklar/Mersin
48.Astım Mağarası/Mersin
49.İzmir Saat Kulesi/İzmir
50.Nemrut Dağı/Adıyaman
51.Girlevik Şelalesi/Erzincan
52.Sümela Manastırı/Trabzon
53.Yedigöller Milli Parkı/Bolu
54.Göreme/Nevşehir
55.Dolmenler/Edirne
56.Ainos Antik Kenti/Edirne
57.Bergama-Pergemon Antik Kenti/İzmir
58.Midyat/Mardin
59.Bodrum Kalesi/Bodrum-Muğla
60.Abant
61.Ayancık Şelelesi/Sinop
62.Alanya Kalesi/Antalya
63.Damlataş Mağarası/Alanya
64.Düden Şelalesi /Antalya
65.Kurşunlu Şelalesi/Antalya
66.Alanya Kalesi/Alanya
67.Manavgat Yaylalar/Anyalya
68.Avanos/Nevşehir
69.Göreme/Nevşehir
70.Uçhisar/Nevşehir
71.Ortahisar/Nevşehir
72.Ürgüp/Nevşehir
73.Soğanlı Vadisi/Nevşehir
74.Ihlara Vadisi/Nevşehir
75.Gülşehir/Nevşehir
76.Samsat Höyük/Adıyaman
77.Besni Kalesi /Adıyaman
78.Pirin Kaya Mezarları/Adıyaman
79.Gerger Kalesi/Adıyaman
80.Cendere Köprüsü/Adıyaman
81.Dupnisa Mağarası/Kırklareli
82.Dolmenler/Kırklareli
83.Aşağıpınar Höyüğü/Kırklareli
84.Kanlıgeçit Höyüğü/Kırklareli
85.Vize Kalesi/Kırklareli
86.Kıyıköy Kalesi/Kırklareli
87.Aya Nikola Manastırı/Kırklareli
88.Tekirdağ Müzesi
89.Rokaczi Müzesi/Tekirdağ
90.Namık Kemal Evi/Tekirdağ
91.Gökçeada/Çanakkale
92.Gelibolu Yarımadası Milli Parkı/Çanakkale
93.Laodikeia/Çanakkale
94.Rumeli Hisarı /İstanbul
95.Yeşil Türbe/Bursa
96.Yeşil Cami/Bursa
97.Uşak Kanyonu
98.Melen Çayı
100.Giresun Kalesi
101.Trebolu Kalesi
102.Enez
103.Bozburun
104.Manyas
105.Kadifekale /İzmir
106.Agora /İzmir
107.Mevlana Müzesi/Konya
108.Uludağ//Bursa
Türkiyenin tarihi eserleri
Ülkemizde yerleşim hayatının çok eski tarihlere kadar uzanması ve çok çeşitli uygarlıkların yönetimi altına girmesi ören turizmine konu oluşturan antik kentlerin oldukça geniş bir sayı oluşturmasını sağlamıştır. Bu antik kentlerden Truva (Çanakkale), Bergama (İzmir), Efes (Kuşadası), Milet, Didim (Aydın), Ege kıyı bölgesinde, Kaunos (Köyceğiz), Phaselis, Perge, Aspendos, Side (Antalya), Akdeniz kıyılarında, Nemrut Dağı harabeleri (Adıyaman, son yıllarda terör olayları nedeniyle ziyaretçi sayısında büyük ölçüde azalma olmuştur.), Alacahöyük, Boğazköy (Çorum) iç kesimlerde en çok ziyaret edilen antik kentlerdir.
Ülkemizde eski devirlerde kurulmuş savaş ve depremler sonucu yıkılmış ve defalarca tekrar kurularak günümüzde insanın eseri olarak bir tepe oluşturmuş höyük adıverilen tarihi yerleşmelere de rastlanır. 800 dolayında yeri bulunmuş höyük olan ülkemizde zaman zaman yapılan kazılardan elde edilen eserler müzelerde sergilenmektedir. Bu höyüklerden Çatalhöyük (Konya), Kültepe (Kayseri), İkiztepe (Samsun), Çavuştepe (Van) başlıcalarıdır. Ayrıca ilk yerleşim izlerine rastlanan bazı mağaralar da (Karain, Beldibi, vb.) bulunmaktadır.
Yurdumuzda çok sayıda tarihi eserlere de rastlanır. Bunlar kale, köprü, han, kervansaray, çeşme, camii, manastır ve benzeri eserlerden oluşur. Bunlardan Meryem Ana ile ilgili dinsel bağlantılar çok sayıda hacı adayını çekerken, Noel Baba'nın piskoposluk yaptığı Demre, tüm ulaşım zorluklarına karşın Sümela Manastırı, kaya kiliselerin yer aldığı Kapadokya ve Ihlara Vadisi, HacıBektaş-ı Veli Türbesi, Mevlana Türbesi ile diğer kilise ve camiiler turizm faaliyetlerine dinsel bir içerik katar. Avrupalıve Amerikalıturistelerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında gelen müzeler ise genellikle büyük şehirlerimizde toplanmıştır. Ülkemizde ilk arkeolojik müze 1891 yılında açılan İstanbul Arkeoloji Müzesidir. Bu müzemizi 1924 yılında açılan Topkapı Sarayı Müzesi ve 1928 yılında açılan Ankara Etnografya Müzesi izlemiştir. Günümüzde 90 dolayında müzenin yer aldığıülkemizde turistlerin en çok ziyaret ettikleri müzeler İstanbul'da Osmanlı dönemine ait eserlerin sergilendiği Topkapı Sarayı ve müzesi, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Arkeoloji müzesi, Beyazıt Etnografya müzesi, Türk-İslam eserleri müzesi, Ayasofya müzesi, Askeri müze, Ankara'da Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Hitit Müzesi, Anıtkabir Atatürk Müzesi, Konya Mevlana müzesi, Antalya'da Arkeoloji Müzesi sayılabilir.
Ülkemizde çeşitli tarihlerde düzenlenen festival ve fuarlarda gerek iç turizmi hareketlendirmek gerekse tatil amacıyla gelenlerin kalışsüresini uzatarak, turizm gelir lerinin arttırılmasına çalışılır. İstanbul festivali (15 Haziran-20 Temmuz), İzmir Uluslararası Fuarı (20 Ağustos-20 Eylül), Antalya festivali (25 Mayıs-5 Haziran), Konya Mevlana Haftası (12 Aralık-17 Aralık) bunların başlıcalarıdır.
Bayezit Camii
Sultan Bayezit ll'nin Edirne'de yaptırdığı Bayezit Camii ile buna bağlı medrese, şifahane v.b.'den oluşan eserler topluluğu.
Sultan Bayezit Camii ve külliyesi 1484-1488 yıllarında Mimar Hayrettin tarafından yapıldı. Külliyenin bütünü 100 kadar kubbe ile kaplıdır. Caminin kubbesinin çapı 22,55 metredir, yanıbaşında küçük avlulu bir medrese ve biraz açığında geniş avlulu bir şifahane vardır. Sultan Bayezit II bu külliyenin yönetimi için 167 görevli atamıştı. Buradaki Tıp Medresesi'nde okuyan öğrenciler hastahanelerde staj görüp yetişirlerdi. Ülkenin ünlü bilginleri Bayezit medreselerinde müderrislik (profesör) ederlerdi.
ŞİFAHANE
Bayezit külliyesine bağlı şifahanede akıl ve ruh hastaları tedavi görürdü. Tedavi aracı olarak müzik, çiçekler, çeşitli av etleri ve ilaçlar kullanılırdı. Şifahanenin başlıca tedavi aracı müzikti. Bilindiği gibi XIX. yy.a kadar Avrupa'da akıl ve ruh hastalarına çok kötü muamele edilirdi. Buna karşılık Osmanlı ülkesinde bu hastalara her zaman iyi davranılırdı. Hastaları müzikle tedavi etmek için şifahanede hanende (şarkı söyleyen) ve sazende (çalgı çalan) olarak 10 görevli bulunuyordu. Bunlardan üçü şarkı söyler, diğerleri çalgı çalarlardı (ney, keman, muskar, santur, cenk, cenk santur, ud).
Tedavide çiçeklerden de yararlanılırdı. Çiçeklerin yalnız rengi değil kokusu da hastalar üzerinde iyi etki bırakırdı. En çok kullanılan çiçekler sümbül, lâle, reyhan, karanfil, şebboy, nesrin, yasemin, deveboynu, zerrindi.
Av etlerine gelince, her hasta için hekim öğüdüne göre özel tarzda pişirilen çeşitli yabani kuş etleri kullanılırdı: keklik, turaç, sülün, kaz, ördek v.b. Bu arada memeli hayvanlardan geyik etine de yer verilirdi.
Şifahanenin eczane kısmı da çok işlekti. Haftanın iki gününde eczaneden her isteyene bedava ilaç verilirdi, ilaçlar burada hazırlanır, bunun için yüklü bir hammadde stoku bulundurulurdu. Sultan Bayezit II eczanede herkesin görebileceği yere bir yazı astırmıştı. Bu yazıda, muhtaç olmadığı halde her kim bu eczaneden ilaç alır da ticaret maksadı ile kullanırsa o kimsenin sakat kalıp fakir düşmesi dileği belirtiliyordu. Padişah ilencinden çok korkulduğu için fakir olmayanlar bedava ilaç almaktan çekinirlerdi.
Tıp medresesinin tedavi merkezi olan dârüşşifa, kubbeli ve altı hücreli bir yapıdır. Hücrelerdeki akıl hastalarının birbirini görmemesi sağlanmıştır. Ortadaki havuzun çevresinde yer alan saz sanatçıları müzikle tedavi yapmış olurlardı.
Selimiye Camii
Edirne'deki ünlü Türk camii.
Kanunî Süleyman'ın oğlu Selim II tarafından Edirne'de ünlü mimar Sinan'a yaptırılan Selimiye Camii, selâtin camilerinin en ünlülerinden biridir. Yapımı 1569'dan 1675'e kadar 6 yıl sürmüş ve yaptıran padişahın adıyla anılması için de Selimiye adı verilmiştir.
Mimar Sinan bu camiyi yaparken o zamana kadar hiç bir mimarın başa*ramadığı bir işi başarmış, önceki bü*yük cami ve kiliselerde görülmemiş bir ustalıkla bütün camiyi tek bir kubbeyle örtebilmiştir. Bu yüzden Mimar Sinan'ın şöyle dediği söylenir: «Şehzade Camii'ni çıraklığımda, Süleymaniye Camii'ni kalfalığımda, Selimiye'yi ustalığımda yaptım».
Gerçekten de o zamana kadar bu gibi eserlerde ana kubbe kademeli olarak yarım kubbelerin üstünde yükselirdi. Sinan, bu camide ana kubbeyi 8 filayağına dayanan sekiz köşeli bir kasnak üzerine oturtmuştur. Kasnak filayaklarına, filayakları da dış desteklere kemerlerle bağlanmıştır. Kubbenin yüksekliği 15,86 m'dir (Ayasofya'nın kubbesinden l m daha yüksek). Caminin içi İznik çinileriyle süslenmiştir.
ÜÇ ŞEREFE ÜÇ MERDİVEN
Caminin dört köşesinde yer alan dört minarenin dördü de üç şerefelidir. Giriş kapısının iki yanındaki minarelerin üç şerefesine üç ayrı merdivenle çıkılır. Öteki minareler birer merdivenlidir; her birinin yük*sekliği 70,889 m'dir. Minarelerin kubbeye yakınlığı camiye ayrı bir estetik güzellik vermektedir.
Selimiye bir külliye olarak yapılmıştır. Taş duvarlarla sınırlı geniş avlunun içinde dârülsıbyan (çocuk okulu), dârülkurra (Kur'an kursu) ve medrese vardı. Ortasında oymalarla süslü bir şadırvan bulunan revaklarla çevrili Selimiye Medresesi şimdi müze haline getirilmiştir. Caminin cümle kapısı mermer sarkıtlarla süs*lenmiştir. Avlunun dış kapısında bile ince bir işçilik göze çarpar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)