25 Ocak 2011 Salı

Türkiyenin Haritaları

Akarsular
 Dilsiz Bölge Haritası
 Sönmüş Volkanlar ve Dağlar
 Akarsularımız
Fay Hatları
Turistik Harita
Türkiyenin Uydu Haritası
Türkiyenin Toprak Haritası
Türkiye Nüfus Yoğunluğu


Türkiyenin Jeolojik Oluşumu

   Dünya, bugünkü şeklini alıncaya kadar çeşitli evrelerden geçmiştir. Birbirinden farklı bu evrelerden her birine jeolojik devir denir. Jeolojik devirlerin ayrılmasında önemli yerkabuğu olayları etkili olmuştur. Bu devirlere ait bilgiler tortul tabakalar arasında bulunan fosillerden elde edilmektedir. Dünya’nın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yerşekilleri sürekli bir oluşum ve değişim içindedir. Konumu itibariyle hareketli bir tektonik kuşakta yer alan Türkiye’de jeolojik devirlerin hepsinin izlerini görmek mümkündür. Türkiye, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus arasında kalan Tethys (Tetis) Denizi’nin yer aldığı geniş tortulanma alanında oluşmuştur, iç kuvvetler tarafından iskeleti kurulmuş bulunan Türkiye’nin yerşekilleri dış kuvvetler tarafından yavaş yavaş değiştirilmektedir. Türkiye’nin jeolojik devirlerde geçirdiği evreleri şöyle sıralayabiliriz.
Birinci Jeolojik Zaman (Paleozoik)
Bu devirde Türkiye’nin bulunduğu yerde Tethys Denizi bulunuyordu. Bu denizin dibinde bulunan tortullar, kuzey ve güneydeki eski kıta çekirdeklerinin birbirine doğru yaklaşmaları sonucunda kıvrılarak su yüzüne çıkmıştır. Bu kara parçaları günümüzde sert kütleler yani masifler halindedir. Masifler kıvrılma özelliğini kaybetmiş I. zamanda oluşmuş yaşlı ve sert kütlelerdir.
Birinci jeolojik dönemde bitki kalıntılarının çukur alanlarda birikmesi sonucunda da Zonguldak çevresindeki taşkömürü yatakları meydana gelmiştir. Birinci jeolojik dönemde oluşmuş arazilerin en önemli özelliği sert ve oturmuş tabakalardan oluşmalarıdır. Bu nedenle depreme dayanıklıdır. Türkiye’de birinci zaman arazileri Yıldız Dağları, Saruhan-Menteşe, Mardin-Derik, Kastamonu-Devrekani, Anamur-Alanya, Kırşehir ve Bitlis civarında vardır.
İkinci Jeolojik Zaman (Mesozoik)
   Bu jeolojik dönemde Türkiye’nin büyük bir bölümünde tethys denizi yer almaktaydı. Tethys Deniz’inde dış küvetlerin taşımış olduğu kum, mil, çakıl ve kireçli malzemeler birikmiştir. İkinci zamanın sonlarından itibaren kuzey ve güneydeki eski kıta çekirdekleri yeniden birbirine doğru yaklaşmış, Tethys Denizi’ndeki tortullar kıvrılmaya başlamıştır.
Üçüncü Jeolojik Zaman (Tersiyer)
   Bu devir, Türkiye’nin yeryüzü şekillerinin oluşumu bakımından çok önemlidir. Çünkü Alp orojenezi bu dönemde oluşmuştur. Üçüncü jeolojik zamanda, Tethys Denizi’nde biriken tortullar kıvrılarak Anadolu’nun büyük bir kısmının kara haline geçmesine neden olmuştur. Alp orojenik hareketleri en şiddetli safhasına ulaşmış, Toros ve Kuzey Anadolu dağları oluşmuş, iç kısımlar ise göllerle kaplanmıştır.
Aynı dönemde Anadolu’da hüküm süren nemli ve sıcak iklim şartları altında tropikal ormanları andıran gür bir bitki örtüsü yetişmiştir. Buralardan gelen organik maddeler zamanla göl ortamında birikerek günümüzdeki linyit yataklarının oluşumunu sağlamıştır, iç Anadolu ve Doğu Anadolu’daki tuz yatakları ile Güneydoğu Anadolu’daki petrol yatakları da bu zamanda meydana gelmiştir. Ayrıca ülkemizdeki bor yataklarıda bu dönemde oluşmuştur.
Üçüncü jeolojik zamanın sonlarına doğru Anadolu bütünüyle yükselmeye başlamıştır. Bunun sonucunda ülkemizde kırık hatları oluşmuştur. Bu kırık hatlarının en önemlileri Kuzey ve Doğu Anadolu ile Batı Anadolu’daki kırık hatlarıdır. Bu durum Türkiye’nin etkin bir deprem kuşağında yer almasına neden olmuştur. İç Anadolunun doğusu ve kuzeybatısı, Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmı ve Güney Marmara’daki volkanik araziler bu dönemde oluşmuştur.
Dördüncü Jeolojik Zaman (Kuaterner)
   Türkiye bugünkü görünümünü dördüncü zamanda kazanmıştır. Kuzey Anadolu ve Toros dağları yükselirken, Karadeniz ve Akdeniz çanakları ile horst ve graben alanlarında yeni çökme ve yükselmeler meydana gelmiştir.
Bugünkü Ege Denizi’nin yerinde bulunan Egeit karası çökmüş, Akdeniz’in sularının bu alanı işgal etmesiyle Ege Denizi oluşmuştur. İstanbul ve Çanakkale boğazlarının oluşması ile de Akdeniz’in suları Karadeniz’e karışarak başlangıçta tatlı olan Karadeniz’in sularını tuzlulaştırmıştır. Doğu Anadolu’da yaygın olan volkanizma sonucunda volkanik dağlar oluşmuştur. Ege adaları ve Kıbrıs’ın da oluşumu bu dönemdedir.
Ayrıca sık sık iklim değişiklikleri ve buzul devirleri yaşanmış böylece Doğu Anadolu’daki yüksek alanlar buzullaşmaya uğramıştır.
Bütün bu jeolojik devirler sonrasında, Türkiye’nin yeryüzü şekillerinde şu genel özellikler ortaya çıkmıştır:
-    Türkiye oldukça yüksek bir ülkedir. Ortalama yükseltisi 1132 m’dir.
-    Türkiye’de yüksek ova ve platolar geniş yer kaplar. Bunun sebebi uzun bir aşınım döneminden sonra ülkemizin 4. zaman başlarında toptan yükselmesidir.
-    Türkiye genel olarak engebeli ve arızalı bir yapıya sahiptir. Ancak buna rağmen geniş düzlükler de vardır. Türkiye’nin yükseltisi batıdan doğuya doğru ve kıyılardan iç kesimlere doğru gidildikçe artar. Bu durum akarsuların akış hızları ve enerji potansiyellerinin yüksek olmasını etkilemiştir.
-    Türkiye’deki dağlar genelde doğu-batı doğrultusunda uzanır. Bunun nedeni Alp-Himalaya kıvrım sisteminin genel uzanışı ile ilgilidir.
-    Dağ sıraları arasında geniş çöküntü alanları oluşmuştur. Dağlar kuzeyde ve güneyde kıyıya paralel, batıda ise kıyıya dik uzanmaktadır.
-    Türkiye daha çok üçüncü ve dördüncü zamanda meydana geldiği için genç ve hareketli bir kuşak üzerinde yer alır.
-    Türkiye’de düz alanlar geniş yer kaplar. Bunun nedeni uzun süren aşınma ve tektonik çukurların alüvyonlarla dolarak düzleşmesidir.
-    Türkiye kuzey ve güneyden sıradağlarla çevrilmiştir. Bu özellik iç kesimlerde kapalı havzaların oluşmasına sebep olmuştur.
-    Türkiye’de yüzey şekilleri kısa mesafelerde değişiklik gösterir. Bu durum iklim ve ve bitki örtüsünün çeşitliliğine sebep olmuştur.
İÇ KUVVETLER
Hayatımızı sürdürdüğümüz çevremize baktığımızda her yerin farklı yükseklikler, çukurluklar halinde olduğunu görürüz. Yeryüzü şekilleri uzun süre içinde sürekli olarak farklılaşmakta ve değişmektedir.
Kaynağını, yerin derinliklerinden (magmadan) alan ve yeryüzünün şekillenmesinde yapıcı etkiye sahip olan küvetlere (orojenez, epirojenez, depremler, volkanizma gibi) iç kuvvetler denir. Yerkabuğunun, mantonun etkisiyle hareket etmesine yerkabuğu hareketleri ya da tektonik hareketler (tektonizma) denir. Tektonik hareketlere sebep olan enerjinin kaynağı magmadır. Magmadaki akıntıların etkisiyle üzerindeki kıtalar yer değiştirir. Bu olaya kıta kayması veya levha tektoniği denir. Günümüzden yaklaşık 465 milyon yıl önce Güney Yarımküre’de bir arada bulunan kıtalar, magmanın etkisiyle yer değiştirmişler ve bugünkü şeklini almışlardır. Bu oluşum günümüzde de devam etmektedir.
Kıta hareketleri günümüzde daha çok levha tektoniği teorisi ile açıklanmaktadır. Teoriye göre yer kabuğu, altısı büyük olmak üzere, birçok levhadan oluşmaktadır.
Levhalar genellikle, daha önce bahsettiğimiz magmadaki konveksiyonel akıntıların etkisiyle hareket etmektedir. Bu nedenle bazı levhalar birbirlerinden uzaklaşırlar. Uzaklaşan levhalar arasına magma sokularak katılaşır. Katılaşan magma, levhaların birbirinden uzaklaşma alanları boyunca sıralar halinde sırtlar oluşturur. Buna en güzel örnek Atlas Okyanusu’nun orta kesiminde oluşan sırtlardır.
Bazı levhalar birbirinden uzaklaşırken bazı levhalar da birbirine yaklaşarak sıkışırlar. Karşılaşan levhanın bir kısmı karşılaşma alanında kıvrılarak yükselirken, bir kısmf diğer levhanın altına doğru dalar. Levhaların karşılaşma alanlarındaki tortul tabakalar kıvrılarak sıra dağların oluşmasına neden olur.
DIŞ KUVVETLER
   Enerjisini Güneş’ten ve Ay’dan alan, yeryüzünü aşındırma, taşıma ve biriktirme yoluyla şekillendiren kuvvetlere dış kuvvetler denir, iç kuvvetler yeryüzünü engebeli bir hale getirirken dış kuvvetler bunları aşındırıp düzleştirir.

Yazar: KoLoNBo